Yanlış hatırlamıyorsam 2017'nin ikinci yarısında bir müzik listesi oluşturmaya başladım Spotify'da. Yunanistan'da, Atina'da (o zamanlar) yaşadığım dönem, sosyal medyaya, fotoğrafa, görsel sanatlara (amatörce) ilgim olduğu için kendimce bir marka yaratmıştım: Atina'dan Yunanistan isminde. Orada olan ne varsa paylaşacaktım, gezdiğim(iz) her yerden hikayeler paylaşacaktım, Yutubır olmak gerekiyorsa olacaktım, 'ay ne kadar da birbirimize benziyoruz, Yorgos dediğin adeta bir Mustafa' diyecektim, ozuo içen kadını övecektim. Bir kısmını yaptım, bir kısmını yapmadım. Geçici bir süre macera aramaya, gezmeye geldiğim -o- ülkede birine aşık olmasam bu kadar kalmazdım zaten. Bu kadar: dört buçuk sene.
Aşık olunca, aklım havalarda gezince, bir gülüşe ikna olup dünyanın en mutlu insanı olduğumu zannedince dünyalar benim oldu. Sizin olmaz mıydı?
Dünyalar ne kadar çabuk benim / bizim oluyorsa, o dünya(lar) bir o kadar da hızlıca benden / bizden uzaklaştı. Mutlu olmanın sıradan deresinde dandik kayığımla gezerken, o günlerin çok uzun süreceğini zannederek her şeyi yavaş yapmanın ya da yavaşça kotarmanın bir erdem olduğunu düşünüyordum. -Değilmiş. - Bir de garip bir deli gösterişi gelmişti üstüme, millet, ekonomik krizde Yunanistan'da ne aradığımı soruyordu, aklı olan o zaman oraya gitmezdi, benim gibi bir işi olan biri zaten neden istifa edip orada kendini harcıyordu. Ben zafer sarhoşluğuyla cevap veriyordum. ÇÜNKÜ BÖYLE OLMASINI İSTEDİM. İşte bu ortak söylenmiş şarkılar listesini yaparken de aynı şeyleri düşündüm. Aman bir ara şarkı eklenir, aman zaten burada bu şarkılar hep çalıyor, öf çoğu zaten dinlemeye değer şarkılar değil, aman şarkı eklemeyeceğim çünkü İSTEMİYORUM. Şimdi şarkı eklerim, çünkü İSTİYORUM. Zafer de aşktı, uzun zaman sonra sahip olduğum.
İki dilde söylenmiş ortak şarkılardan bahsediyorum. Arabada Girit'in köylerinde dolanırken yerel radyoda çalan şarkının Türkçe de söylendiğini fark edip bunu heyecanla sevgiliye söylerken gözlerimin büyüdüğü şarkılar. Atina'da teras(ımız)da otururken iki dilde de söylendiğini keşfedip eşlik ettiğim, bir yandan Stelios'un da bilmesini istediğim şarkıla. Stelios'un da - şarkıyı beğendiyse- iki üç kelimesini ezberleyip bana eşlik ettiği şarkılar. Bir süre sonra, oradan gitmek istediğimi kendime itiraf edemezken, bu listeyi oluşturmak dünyanın en güzel şeyi değildi, hiç heyecan vermiyordu, yapamadım zaten. Hem bir de, her insan gibi nankör olduğumu da biliyordum. Başka bir dünyayı bana özendiren melodilerden, artık o dünyanın tam da ortasında olduğum için çok sıkılmıştım.
Eindhoven'a döneli üç ay oldu. İki sabah önce balkondan bakıyordum, Deniz de uyanmış, işe gitmeye hazırlanıyor, kahve içiyoruz, ben balkona açılan kapıdan dışarı bakıyorum. Her sabah, uzun zamandır bu kadar parlak, bu kadar taze bir yeşil görmediğimden bahsettim ona. Haksız da değildim. Bahar, İstanbul gibi Atina gibi şehirlerde, özen gösterdiğinizde, görmek istediğimizde karşınıza çıkar. Hayatın döngüsüne şahit olmak için çabalamak gereken topraklardan geldik sonuçta, ne boktan bi his olduğunu biliyoruz. Hollanda'da ise görmüyorsanız körsünüz. Gözünüze sokar hayat burada yeşili, poleni, yeni doğmuş ördek yavrularını, bisiklet üstünde gülerek evine giden güzel insanı. Ben de o sıralar bu listeye şarkı ekledikçe ekliyorum. Gözüm o taze yeşilde, kulağım o beyaz beton şehir Atina'da. Kontrast benim diğer adım. Özlemimi şarkıyla gideriyorum sanki.
Yunanistan'da yaşarken bu kadar zevkle ve ilgiyle oluşturamadım bu listeyi. Son haftalarımda, oradan gitmeyi dört gözle beklerken, bir süre sonra orayı çok özleyeceğimi biliyordum. Ben hayatın bana izin verdiğince şımarık bi insanım çünkü. Şubat'ın ikinci yarısından sonra burada, bu şahane evin balkonunda Eindhoven mahallelerine bakarken aklımdan geçen şey Atina'da sevdiğim köşelerde kimin tatlı tatlı gülümsediği, o güzel terasımızda, çiçeklere bakmak dışında Sarı'nın ne yaptığıydı.
Bu liste benim resmi elvedam. Bu iki dilde söylenmiş 300 şarkı beni bi ara uzaklara baktıran, bana heyecan katan şarkılar. Bana ne kadar saçmasapan ve ne şahane bir şey yaptığımı hatırlatan, ayağımı turkuaz rengi bir denize soktuğumda, sevdiğime bakarak ne de tatlı gülümsediğimi hatırlatan şarkılar. Önümüz yaz, hareketlerimiz kısıtlı, salgın yüzünden hepimiz evde tıkılmış gibiyiz. Şarkılar dışında sarılabileceğimiz hiçbir şey yok. Biz de belki bir süre bu şarkılara sarılırız.