Neredeyse sekiz aydır Atina'dayım. Hayatıma bir mola vermek için geldiğim ve çocukluğumdan aşina olduğum bu şehirden, bir süre sonra Hollanda'ya dönerim zannediyordum, kalmayı tercih ettim. Çok gezdim, çok insanla tanıştım, çok güzel yerler gördüm, bazen sıkıldım, bazen çok eğlendim ama hayatıma bu şehirde, bu ülkede devam etme kararını aldım. Yine de ne olur bilinmez ama şimdilik buradayım. acısıyla ve daha çok tatlısıyla Atina ve Yunanistan -bu aralar- evim. Şüphesiz bu dönemde çok da yabancısı olmadığım (Hollanda'da yaşarken en yakın arkadaşlarımız Yunan idi) Yunan tayfayı daha çok tanıma ve onlar hakkında daha çok bilgi alma imkanına sahip oldum. Bu yazıda biraz da dalga geçerek onları size tanıtmaya çalışacağım. Yorgo'nun, Eleni'nin dünyasına hoş geldiniz!
*AY YUNANLAR ÇOK TEMBELMİŞ DOĞRU MUUUU?*
Kendimden çok emin bir şekilde ve tek kelime ile cevap veriyorum: hayır! Kafanızdaki "ay o kadar tembeller kiii ekonomik kriz olmasına şaşırmadıııım." düşüncesini derhal yok edin. Yunanlar -özellikle genç nüfus- iyi eğitimli ve çalışkan insanlar. Kimsenin iş aksattığı ve ortalama saatlerin altında .çalıştığı falan yok. O çok bahsedilen gün ortası siesta artık sadece küçük ve merkez dışı mahallelerde, küçük dükkanlar için geçerli. Evet Kypseli semtinde 37 senedir terzilik yapan amca Temmuz ayında öğleden sonra saat 2-6 arası dükkanı kapatıyor çünkü 40 derece sıcaklıkta kimse "Ay şu elbiseyi bir kısaltabilecek misin Niko amca?" diye sokağa düşmüyor. Adam ya evine gidiyor dinleniyor, ya mahalledeki bi mekanda arkadaşlarıyla muhabbet edip bir şeyler yiyor içiyor, sonra 6'da dükkanını açıp gece 10'a 12'ye kadar yine çalışıyor. Esnaf dışında kurumsal hayat söz konusu ise o konuda da fişek gibiler. Ben hollanda'da yedi sene kurumsal hayatın içinde debelenmiş biri olarak hiçbir Yunan iş arkadaşımın (daha) az calıştığını, goygoy yaptığını görmedim. Hollandalılar sabah 7buçuk 8 gibi gelir, en fazla yarım saat öğle arası vererek akşam 5 gibi evlerine giderler. Yunanlar 9buçuk gibi gelir, daha uzun öğle molası verir akşam 7'de çıkarlar. Zamanı değerlendirme ve kullanma biçimleri farklı, çalışma saatleri değil.
*HER ŞEYİ DE PROTESTO EDİYORLAR, BU DA BİRAZ ŞOV YANİ!*
Evet öyle. Hak hukuk arama konusunda cengaver gibiler. Pısıp başlarına gelen her şeyi kabullenmiyorlar. Daha iyi, daha adil bir hayatları olması için çabalıyorlar. Bütün bunlar günlük hayatın aksamasına, bazı işlerin daha yavaş gitmesine yol açıyor evet ama çoğunlukla istediklerini elde ediyorlar. Bence sakıncası yok, keşke hepimiz onlar gibi olabilsek.
*AİLELERİNE ÇOK DÜŞKÜNLERMİŞ BEN ÖYLE DUYDUM!*
Doğrudur. Anam babam teyzem amcam muhabbeti bitmiyor allah bitmiyor. Günde 16 kez anne ile konuşmalar, teyzem yemeğe çağırdı gitmek zorundayımlar, aaa yayam (nenem) nezle olmuş görmezsem şimdi bana kızarlar... Biraz fazla mıçmıçlar aile konusunda. Koca koca 32-33 yaşında adamlar çalışmalarına rağmen hâlâ ebeveynleriyle yaşıyor. Son zamanlardaki ekonomik krizin de etkisi büyük tabi ama kriz olmasa da evlenene kadar aile ile yaşama fikri onlar için hiç garip değil. Bence çok garip! Koca insan olmuşsun, git kendi hayatını kendin kur yani, deli mi ne?
*YUNAN ERKEKLERİ TAŞ GİBİYMİŞ AMA KADINLAR ÇİRKİNMİŞ!*
Meeeeeh! Katılıyorum ama katılmıyorum. Yunan genç erkekler evet gayet gösterişli ve havalılar, şimdi doğruya doğru. Çok boylu poslu olmasalar da atletik, kımıl kımıl, tezcanlı adamlar. Güzel giyiniyorlar, genelde temizler, sakallı ve dövmeli olmayan genç erkekleri zaten ülkeden atmışlar, hepsinde bir karış sakal ve çeşit çeşit dövmeler var. Ama yunan kadınlarına haksızlık ediliyor bence. Ben yunan kadınlarının o kemikli suratını, o kendinden emin halini çok beğeniyorum. Bakımlılar, güzel giyiniyorlar ve güçlüler. Herhangi bir şeye sinirlendiklerinde ve haksızlığa uğradıklarında ellerini kaldırıp "Ellare!" diyerek duruma müdahele ederler, çatır çatır kendilerini savunurlar. Maria, Harula, Stavrula! Sizinleyim.
*HER YERE GEÇ KALIYORLARMIŞ İNSANI DELİ EDİYORLAMIŞ*
Evet. Evet. Evet. Bin kere, milyon kere evet. Tamam Akdenizli Egeli biraz rahattır, hava sıcak ruhlar gevşek, söyle “şu saatte gel” dedin mi gelmez, dakik olmasını beklemezsin ama Yunanistan’da durum rezalet. Böyle bir pişkinlik, böyle bir saati umursamamak olamaz. Ya o saat neden bulundu, neden yüzyıllardır kullanıyoruz biz o aleti? Arkadaş arasında mekana geç geleni hadi anladım, olur böyle şeyler, bazı insanlar hep geç kalır ama Yunanca öğretmenimiz Dora derse geç kalıyordu düşünün! Öğrencilerin hepsi orada, defter kitap açılmış, öğretmen 20 dakika sonra rahaaaat rahat sınıfa girip bir de "Aaa hepiniz de gelmişsiniz." deyip gülümseyebiliyor. Hele ki Yunan arkadaşlarımın, o en başında çok inandığım zaman vaadleri... 20 dakika içinde oradayım diyorsa en az bir saatte gelir mekana, akşam 9'a rezervasyon yaptım diyen kişi 9:40 gibi arayıp "ayyy şimdi çıkabildim ama geliyorum." der. Ya ben gerçekten çok bahtsız(d)ım karşıma hep böylesi çıktı ya da bu konuda gerçekten sinir bozucu olduklarını kabul etmemiz lazım. Ama sekiz ay sonunda ben de biraz alıştım, yine de bir Yunan kadar geç kalmasam da artık dakikasında orada değilim. Bekleyerek yaşlanmak gibi bir niyetim yok.
*TÜRKİYE VE TÜRKLER HAKKINDA PEK İYİ DÜŞÜNMÜYORLARMIŞ, IRKÇILARMIŞ*
Biraz ucu açık bir konu. Asla ırkçı olduklarını iddia edemem. Tamam "Altın Şafak" denen beterin beteri, iğrenç ırkçı bir parti yüzde yedi gibi bir oy alabiliyor seçimlerde ama "gerizekalı" tabir ettiğimiz bu insan kitlesi artık dünyanın her ülkesinde mevcut olduğu için tatsız bir kabulleniş söz konusu. Yunanlar en başında gayet sıcakkanlı ve insan seven insanlar, kim ve ne olduğunuzun pek bir önemi yok. Yunanistan'da iş Türkiye ve Türkler muhabbetine geldiğinde öncelikle bir yaşlı genç ayrımı yapmakta fayda var. Yaşlıların çoğu bize mesafeli; 400 senelik Osmanlı dönemi, mübadele sonrası Yunanistan'da yaşayan Yunanlar ve Küçük Asya'dan göçen Yunanlar arasındaki gerginlik, çok değil daha 20-30 sene önceki "biz o bayrağı indiririz." gibi cümlelerle süslenen dış politika zırvaları en büyük sebeplerden şüphesiz. Gençler daha rahatlar, konuştuğum ve muhabbet ettiğim neredeyse herkes en azından İstanbul'u görmüş ve çok beğenmiş. kimse uzun uzun o eski gerilimden, ya da Kıbrıs meselesinden falan bahsetmek istemiyor ama benim gözlemlediğim ve bu konuyu açıkca onlara belirttiğimde, başta itiraz etmelerine rağmen sonra kabullenilen bi durumdan bahsedeceğim. Özellikle genç ve Yunanistan'ın biraz daha batılı ya da tam anlamıyla avrupalı bir ülke olmasını isteyen kitlede Türkler ve Türkiye "kötü" veya "daha çirkin" olan şeyi temsil ediyor. Bu başta kulağa çok çiğ bir cümle gibi gelse de anlatmaya çalıştığım aslında geçmişin, (kimilerine göre) ideal olana gölge düşürdüğü gerçeği. Türkiye daha oryantal, daha doğulu ve estetik seviyesi çok daha düşük bir yer onlar için. Ha haksızlar mı, bençe çok değiller ama yine de tartışılır. Binlerce önce sene yakaladıkları medeniyet, felsefe ve bilim seviyesinin bu 400 senelik işgal süresince çok ciddi zarar gördüğünü düşünüyorlar ama bir yandan da "bu güç ve hakimiyet bizde kalsaydı umduğumuz kadar güzel bir şey olacak mıydı?" sorusuna da -haliyle- kesin bir cevap veremiyorlar. Misal 70'lerden ve İtalyan müziğinden esinlenmiş Yunanca bir şarkıyı, içinde oryantal öğeler olan ve büyük ihtimalle mübadele sonrası yapılan bir şarkıya tercih ediyorlar. Çünkü o şarkı daha batılı, daha avrupalı ve daha modern. Yani o şarkı daha çok Yunanistan'ı temsil ediyor onlar için. Mesela daha esmer, daha kıllı insanlar daha çok Türk'e benziyor onlara göre. Yunanlar biliyorsunuz sarışınlıkları, uzun boyları ve İskandinav görünümleriyle ünlüdür çünkü. Şaka bir yana umarım dediklerim anlaşılmıştır. bunu zaten bilerek ya da aşağılama amacıyla yapmıyorlar, bu biraz geçmişten gelen, önleyemedikleri bir durum ve bu bahsettiğim şeyler gerçekten de sadece satır arasında geçen ayrıntılar, Kimsenin "ay bu daha çirkin, o zaman bu çok törkiş" dediği falan yok. Ben minik bir ruh hastası olduğum için böyle bir saptamam oldu, sakin sakin anlattığımda da çoğu Yunan arkadaşım "bilerek yapmıyoruz ama galiba haklısın" dedi. E biz de burada boşa konuşmuyoruz değil mi?
*AY HADİ ARTIK SIKILDIK, SON BİR ŞEY SÖYLE KONUYU KAPAT*
Yunanistan'da yaşamaktan ve tanıştığım tüm insanlarla aynı masa etrafında oturup muhabbet etmekten müthiş bir keyif alıyorum. Yarı şaka yarı ciddi bahsettiğim, anlatmaya çalıştığım bütün her şey zaten dünyanın her yerinde, her milletine bir şekilde uyarlanabilen şeyler. İstanbul sonrası sırasıyla İsveç'te ve Hollanda'da yaşamış bir insan olarak evime en yakın gördüğüm yer de burası. Sokakta gördüğüm yaşlı kadınların teyzeme benzemesi, metroda kitabını okuyan Despina'nın lise arkadaşıma benzemesi elbet tesadüf değil. Yunanistan yaşamak için çok kolay bir ülke değil evet ama Yunanlar bu ülkede yaşama isteğimi körükleyen şeylerin başında geliyor. Türkiye'nin herhangi bir şehrinden Erasmus ile ya da herhangi bir sebeple ayrılmış ve -özellikle- Batı Avrupa'nın bir şehrinde yaşayan mantıklı biriyseniz, o çok ay o hepimiz kardeşiz partilerinde kafanız da biraz güzelken sarıldığınız insanlar genelde Yunanlar olur. Ben böyle görüyorum durumu. O yüzden halimden memnunum. varsın bana çirkin desinler.