top of page

Noel

Geçen sene bu zamanlar Noel ağacını kurmak için 46. kez usulca aynı soruyu sordum ona, her seferinde cevap; 'İstemiyorum' anlamına gelen belki, olabilir, sonra idi. Tüm şehir ışıldamaya başlarken, biz, evde muhteşem bir karanlığa imza atıyorduk. Tenteler rüzgardan yırtılıyor, evin içinde sonsuz bir rüzgar esiyordu hep. Bir gün sonra yine deniyordum , 'Noel ağacını kursak mı?' Şu an yorgunum diyordu üzgün gözlerle. Yorgan altından konuşmalar. Tamam diyordum.


Trikala'ya gitmeye karar vermiştik, otel bulmuştum, yemek yiyeceğimiz mekanları da, yürüyeceğimiz sokakları da. Linkleri gönderdikten sonra saatlerce cevap gelmemişti. Yüz yüze gelince sordum; bilmiyorum, toplantım olabilir o günlerde cevabını aldım. Oraya da gitmeyelim madem. Ertesi gün yine sordum, bu sefer cevap bile vermemişti. Eve gelince sessizce yemek yedik.


Geçen sene ne ağacımız oldu, ne de Trikala'ya gittik. Ben terasta kamkat ağacından meyveleri topladım, biraz da yeşil yaprak, bir de nar ağacından bir nar kırdım. Hepsini büyükçe bir tabağa koydum. Benim Noel ağacım artık buydu. Salondaki, o çok sevdiğim ahşap masanın üstünde durdu, her sabah bakıştık, her sabah üzüldük. Gecenin bir yarısında karşımda ağlayarak Noel ağacı kurmadığımızı, Trikala'ya gitmediğimizi söyleyen biri vardı. Şaşkın şaşkın baktım sadece, depresyonla nasıl da mücadele edemeyeceğimi de sanırım o an anladım.


'Ne yapsan olmuyor gözüm.'


Bu sene, hiç de 'benim' diyemediğim bi evdeyim Noel zamanı, ağaç falan kurmadım, hiç içimden gelmedi. Çıkıp gideceğim yakında zaten. Canım ışık görmek istedi fakat, yalnız başıma evde durup durup nereye kadar kötü belgesel izleyebilirim? Her seferinde zorladım kendimi, yürüdüm, şehrin ışıklı yerlerine gittim. Noel çünkü, insanların mutlu olduğu, olmasalar bile mutlu göründüğü tek zaman bu. Ben de bu mutluluğa ortak olmak istedim. Pek olmadı ama, insanların -göreceli- mutluluğunu görünce daha fazla hüzünlendim. Kıskanmak diyemem ama böyle bir özenesim geldi. Özenmekten de vazgeçtim, sadece uzun uzun baktım herkese. Umarım herkes, göründüğü kadar mutludur.


Bizi birleştiren tek şey mutluluk. Bizi derken, hepimizden bahsediyorum. Kahkahası, sarılması, öpmesi hepsi ne güzel şeyler. Konuşmak, dertleşmek, yanı başında olmak, nazını çekebilmek. Kadehleri birbirine tokuşturmak ne şahane. Ne güzel bi hayatı elimizden kaçırdık. Ya da belki o güzelin elimizden kaçmaması için hiçbir şey yapmadık. Gerçekten bilmiyorum. Atina'da Noel zamanı, tüm ışıkları görmeye yemin ettim, her yere yürüdüm. Aklımda sadece ağaç kurmadığımızı bana ağlayarak haykıran onun görüntüsü var, üstesinden gelemiyorum. Keşke o zaman 'sikerler' deyip kendi kendime o ağacı kursaydım, keşke kulağından çekip Trikala'ya götürseydim. Asla hiçbir şeyi halletmezdi, yine bugün bu satırları yazıyor olurdum ama keşke yapsaydım. 10 gün önce falan baktım, bizimki bu sene ağacı kurmuş, süslemiş. Derin bir oh çektim, sevindim. Karşısında ağlayamadığı biri olunca kendine gelmiş demek, ne şahane. Şimdi gözyaşımızı siliyor ve o dolaptan o ağacı çıkarıyoruz. Hayat devam ediyor. İşe yaramaz bir dilek biliyorum ama her şey, herkesin gönlünce olur umarım. Güzel bir sene, güzel bir yeni dönem, güzel başlangıçlar hepimizin hakkı. Herkes huzurlu ve sağlıklı olsun.





120 views

Kommentare


bottom of page