top of page

Eğriboz (Evia)


Alkış seslerini duyar gibiyim. Evet, Yunanistan'ın yine pek bilinmeyen, muhtemelen adını bile daha önce duymadığınız bir bölgesi hakkında bu yazı, şaşırmadınız değil mi?  Millet Santorini, Mikonos, hiç olmadı Türkiye'ye yakın Yunan adaları hakkında birbirinden janjanlı, güzel yazılar yazarken ben size Eğriboz'dan bahsedeceğim şimdi. Ama pişman olmayacaksınız: hem okuduğunuz için hem de okuduktan sonra yolunuz bir şekilde düşerse bu şahane bölgeyi gördüğünüz için. 


Benim yolum neden Eğriboz'a düştü açıklamaya çalışayım. Önceki yazıları okumuş olan varsa hatırlayacaktır, Atina'dan önce yaşadığım şehir Eindhoven'da en yakın arkadaşlarımız Yunan tayfasıydı, bu tayfanın elemanlarından biri de Yorgos. Beraber geçirdiğimiz onca zamanda  "aaa hadi bizim oraya gidelim beraberce, bak bizim orayı pek kimse bilmez ama çok güzeldir." dedi dedi durdu çocuk. Yunanistan'ın geneli zaten güzel, inanmıyor değiliz. ama herkes Eindhoven'da yaşıyor, herkesin işi gücü meşguliyeti var, ne zaman gideriz ne yaparız derken uzun uzadıya konuşulmadı pek bu konu. Ben 2015 Haziran'da Atina'ya yerleştim, Temmuz gibi Deniz ve Koray Yunanistan'da üç hafta geçireceklerini, bunun bir bölümünde de eğer Yorgos işlerini halledebilirse Eğriboz'a, onun köyüne gideceklerini söyledi bana. Boş gezen ve bir adet de kalfası olan ben balıklama daldım mevzuya. Zaten 3-4 ay hiçbir şey yapmamaya, biraz Yunanca öğrenip ülkeyi elimden geldiğince gezmeye çalışacağım, üstüne bir de çok sevdiğim arkadaşlarım buraya gelecek ve beraber zaman geçireceğiz. Bundan daha güzel ne olabilir(di)?  

Eğriboz ya da uluslarası kaynaklarda Evia (bazen de Euboea) olarak yazılan (Yunan şehirlerinin / bölgelerinin bu küresel isimlendirme karmaşasına da hastayım) bu bölge aslında bir ada! Ama aynı zamanda anakara. O nasıl oluyormuş dediniz, açıklayayım. Yunanistan anakarasıyla arasında daracık bir boğaz var sadece ve bu boğaza da bir köprü kondurulduğu için Atina'dan (ya da anakaradan) feribota ya da gemiye binmeden gitmeniz mümkün. Yüzölçümü de bayağı büyük olduğundan insana pek ada izlenimi vermiyor. Ama ada mı ada, hatta Yunanistan'ın Girit'ten sonraki ikinci büyük adası. Biz bu büyük adanın kuzeyinde dolandık, zira Yorgos'un köyü Gouves, adanın en kuzey noktalarından biri. O yüzden bu yazıda bahsedeceğim yerler, plajlar da genelde Eğriboz'un kuzeyinde yer alıyor. 

O zaman Eğriboz maceramızı anlatmaya başlayayım. Biraz önce bahsettiğim gibi Deniz ve Koray Atina'ya geldi, bir gece bende kaldılar, ertesi gün düştük biz yollara kiraladıkları arabayla. Bizi şaşırtan ilk şey adanın yemyeşil olmasıydı. İnsan Temmuz sonunda, Yunanistan gibi bir ülkedeyken pek fazla ağaç, orman görmeyi beklemiyor. Biz de beklemedik ama kıvrım kıvrım yollarda ilerlerken karşımıza çıkan birbirinden güzel manzaralara hayranlıkla bakakaldık. Boz tepelerde ilerleriz, deniz manzarasıyla avunuruz zannettik ama çok yanılmışız. Eğriboz ya da en azından Kuzey Eğriboz Temmuz sonunda bile inanılmaz yeşil. Yorgos'un köyüne yaklaşırken araya giren Türkçe radyo istasyonlarının çaldığı salak pop şarkılarına şaşırıp kıkırdayıp, ara ara mola verip kahve içerek ulaştık Gouves'e. Gouves kendi halinde, güzelce bir Yunan köyü. Eve ulaşır ulaşmaz Yunan annesi yemeği yedikten sonra Yorgos bizi çocukluğunun geçtiği Kastri Plajı'na götürdü. Aşağıda fotoğrafı gözüken Kastri'ye adım attığımız anı hayatım boyunca unutmayacağım sanırım. Hava nasıl güzel, arkadaşlarım yanımda, karnımız tok, keyfimiz gıcır olduğu yetmiyormuş gibi bir de güneş batışına bir iki saat kala kimsenin olmadığı küçücük ve muhteşem bir plajda bulduk kendimizi. Yorgos ve kardeşi buz gibi biraları aldılar, elimize tutuşturdular bir de üstüne! Gel keyfim gel. Yorgos bize, orada bulunduğumuz süre içinde birbirinden güzel yerleri gösterse de aklımız ve gönlümüz hep Kastri'de kaldı. Son günümüzde de bizi başka bir yere götürmeyi teklif ettiği halde Kastri'de olmayı tercih ettik. Kastri'yi haritada tahminen işaretledim merak edenler için, buraya tıklayarak nerede olduğunu görebilirsiniz. 

Kastri dışında bahsedeceğim birkaç yer daha var Eğriboz'un kuzeyinde, bunlardan biri Pefki. Pefki bölgenin en kalabalık kasabası, kalabalık derken yanyana 10 ev görebildiğiniz nadir yerlerden biri demek istiyorum. Civar köylerde yaşayan herkesin sosyal hayatını geçirdiği yer burası. Sahil boyunca uzanan plajlar, tavernalar, barlar görebilirsiniz Pefki'de. Garip bir şekilde inanılmaz fazla Sırp turist ağırlıyor aynı zamanda Pefki. O yüzden tavernalarda genelde Sırpça menü de bulunuyor. Ortalama bir yazlık kasabası aslında, pek bir numarası yok ama yemek yemek, geceleri bir kadeh bi şey içmek, deniz kenarında dolanıp çekirdek çitlemek için ideal. Didim gibi bi yer yani, öyle düşünün. Bölgenin Pefki kadar bilinen, hatta biraz daha meşhur kasabası ise Loutra Edipsou. Yunanistan'ın en  bilinen termal otellerinden "thermae sylla spa hotel" sayesinde binlerce ziyaretçi ağırlıyor burası. Termal otel kitlesi ortalama 86 yaşında insanlar olduğu için biraz durgun ve sakin bir yer haliyle, öyle çok fazla genç insan göremiyorsunuz ama hem otelin güzelliği hem de kasabanın beklenmedik şekilde -Yunan standartlarına göre- zengin ve derli toplu olması dikkat çekiyor. Aşağıda otelin, otelin önündeki giriş ücreti hayli yüksek plajının (ki Yunanistan'da oldukça nadir görülen bir durum) ve kaplıca sularının denize karıştığı noktanın fotoğraflarını görebilirsiniz.

Son olarak en az Kastri kadar bizi etkileyen, en sıradan tabiriyle "cennetten bir köşe" olan Agios Nikolaos hakkında bir şeyler karalayıp sonlandıracağım bu yazıyı. Ben şahsen, herhangi bir gezi yazısında 96 yerden bahsedilince sinirleniyorum, aynısı yapmak istemediğimden son bölümü Agios Nikolaos'a ayırıp, Yorgos'un bize gösterdiği diğer muhteşem mekanları es geçiyorum şimdilik. Adanın en kuzey noktasının azıcık doğusunda bulunan üç beş sokaklı bir köy aslında. Sahiline vardığınızda karşınızda minicik bir ada ve onun üstünde de minicik bir kilise görünüyor. Yunanistan'da kilise görmek çok şaşırtıcı bir durum değil, oldukça Ortodoks komşumuz çok muhafazakar bir izlenim vermese de dinine gönülden bağlı aslında. Köye ismini veren bu kilise, özellikle yaz aylarında nikah (Yunanistan'da kilise töreni olmadan evlenenlerin yüzdesi oldukça az) törenlerine ev sahipliği yapıyor ve burayı çok daha görülmeye değer kılıyor. İsteyenler yüzerek kiliseye ve kilisenin bulunduğu adaya ulaşabilir ancak ben oyumu her zaman tembellikten yana kullandığım için böyle bir girişimde bulunmadım. Denizin, güneşin, ada ve kilise manzarasının tadını çıkardıktan sonra ise birbirinden güzel manzaralı tavernalardan birine gidip midenizi şenlendirmek de mümkün burada. Aşağıdaki fotoğraf da o tavernalardan birinde çekildi zaten.

Eğriboz, Yunanistan'ın -gerçekten- gizli saklı muhteşem bölgelerinden biri. Ulaşım konusunda size ne yazık ki sadece araba tavsiye edebiliyorum çünkü tüm bu bahsettiğim köylere, kasabalara, plajlara toplu taşıma araçlarıyla ulaşmak neredeyse imkansız ancak Yunanistan'da araba kiralamak oldukça hesaplı ve yollar oldukça iyi durumda. Farklı bir tatil yapmak, vıcık vıcık kalabalık yerlerde sinir krizi geçirmemek, muhteşem plajlarda sakince kafanızı dinlemek, ouzo içip birbirinden lezzetli mezeleri yerken cüzdanınızı tamamen boşaltmamak istiyorsanız Eğriboz'u bir düşünün derim. En sevdiğim arkadaşlarımla, krallar gibi ağırlandığım için benim kadar şahane zaman geçiremeyeceksiniz belki ama gittiğinize asla pişman olmayacaksınız, söz veriyorum. 



218 views

Naxos

bottom of page