Yazı yayınlanma tarihi: Ocak 2017 (www.themahmut.com)
Yeni yıla, en masum temennilerimizle girip; yine, birilerinin kafamızı duvar(lar)a çarptığı günlerde, şu koca evren için çok gereksiz ama kimileri için çok güzel haberler geldi Türkiye müzik piyasasından. Seveni ve sevmeyeni özellikle son 15 yıldır eşitlenen Sezen Aksu’nun yeni albümü neredeyse hazırdı. Basınla, sosyal medya ile çok arası olmayan Sezen Aksu; oturup Demet Akalın gibi, korkunç bir Türkçe ve dil bilgisini ağlatan rezil cümleler ile karşımıza çıkmıyordu ve ama Instagram ve Twitter (resmi) hesapları açılmıştı; ürkek ürkek bir iki kelam eden -hangi asistansa o- insanlar vardı. Anladık ki, yeni albüm geliyordu. Sezen Aksu’yu -hâlâ- seven insanlar, gecenin bir yarısında, kulaklarına ve kalplerine dolacak o albüm için heyecanlandı. 6 sene süren bir suskunluk dönemi vardı, arada çıkan “Yeni ve Yeni Kalanlar” teklisi dışında sesi çıkmamıştı Sezen Aksu’nun. Onun da video klibinde rakı vardı zaten, internetiniz yoksa görememiştiniz, bir yandan da çok da matah bir şarkı değildi.
Menajeri ve -muhtemelen- en yakın dostlarından biri Yaşar Gaga, DMC şirketinin başındaki Samsun Demir, küçük küçük ip uçları verdi bize. İşler biraz değişmiş gibiydi, basına fotoğraf vermekten çekinen, konserlerinde ilk iki şarkıdan sonra gazetecileri kovalayan, asla yakından poz vermeyen Sezen Aksu, tatlı tatlı gülümsüyordu bu sefer karelerde. Güzel fotoğraflar, kimileri çok beğenmese bile uğraşılmış bir styling vardı. Beyaz puf puf etek, tatlı ayakkabılar. Önce Onno Tunç’un ölüm yıldönümünde, 14 Ocak’ta albümün çıkacağı söylendi, sonrasında 17 Ocak’ta dijital platformlarda, 18 Ocak’ta ise müzik marketlerde olacağı söylendi. Söylendiği gibi de oldu aslında; ben 16 Ocak 2017 günü, 23.59’dan bir dakika sonrasında Apple Music ve ITunes mağazasına baktığımda albümü gördüm. Sadece ben değil, tanıdığım bildiğim bir çok insan heyecanla albümü indirdi, dinlemeye başladı.
Sezen Aksu’nun günümüzdeki durumu çok şaibeli. Albüm öncesi yapılan paylaşımlar, albüm ve kendisinin hakkındaki -sosyal medya- paylaşımları aşk ve nefret ekseninde. Dört kişi aşkla ve şevkle kendisinden bahsederken diğer dört kişi büyük bir öfkeyle onu ne kadar sevmediğini, ona ne kadar öfkeli olduğunu haykırıyor. Ben Sezen Aksu’yu her zaman çok sevdim; sesi çıkmıyor dediklerinde de, eskisi gibi şarkılar yapmıyor dendiğinde de, Onno Tunç sonrası güzel şarkı yapamadığı iddia edildiğinde de… 10 senedir yaşamadığım İstanbul’da, yaşadığım dönem, 15 sene, her yaz konserine gittim Sezen Aksu’nun. Yaşım da belli oldu biraz ama Harbiye Açıkhava Tiyatrosu önünde, közde mısır kokusu ile izledim onu. Bazen çok konuştu, bazen çok kötü söyledi şarkılarını, bazen çok tatlıydı, bazen huysuz idi o sahnede, bazen sesi öyle kötüydü ki içimi acıtıyordu, bazense bülbül gibi şakıyordu ama Sezen (soyadı olmadan ilk ve son defa bahsediyorum) Sezen idi işte. İstanbul sonrası yaşadığım Hollanda’da da üç kere gittim konserine; ikisi Rotterdam’da, biri yaşadığım şehir Eindhoven’da. Gurbetçilerle konser başka bir deneyim, biz İstanbul’da bir alkışlıyorsak, gurbetçiler yedi alkışlıyor arkadaşlar! Çok ciddiyim.
Kısa kesmeyi arzu ettiğim bu yazıyı yine uzattığımın farkındayım ama Sezen Aksu’nun son albümü Biraz Pop Biraz Sezen hakkında bir şeyler karalamak istedim sadece. Her şarkı hakkında yorum yapmak yerine, şarkıları, günümüz hayat kategorilerine almayı tercih ediyorum. Zira albümde 16 şarkı var ve ben Naim Dilmener değilim, okuması ve hissetmesi biraz daha kolay olsun isterim. Belki bu albüm çıktı diye nefret kusanlar da gizliden gizliye dinlerler bazı şarkıları, kim bilir… ? Hadi buyrun o zaman.
Uçuş Uçuş (Fiti Fiti) Şarkılar
Hu Hu, Üfle de Söneyim, Koca Kıçlı.
Art arda, öyle güzel gitarlı, yan flütlü, Akdeniz Akdeniz, akustik şarkılar. Dinlerken bir yandan popomu sallarken bir yandan da eşlik etmeye can atıyorum bu şarkılara. Bunlar “Seni Yerler” gibi zibidi değiller, sözleri anlamlı, melodileri kalbimizin ortasından geçiyor. Kalbimiz sol anahtarı. Güzel bir akşam üstü, bilmediğimiz bir sokakta adımlarımızı atarken, beklenmedik anda denizi gördüğümüz anlar gibi şarkılar. Piti piti adımlarımızı atarken. Bravo Sezen Hanım, teşekkür ederiz.
Ağdalı, Küf Kokulu Şarkılar
Baba Evi, Kördüğüm.
Hâlâ Sezen Aksu’yu çok seven biri olarak, benim bile katlanamadığım şarkılar bunlar. Canı sıkılınca bu şarkıları besteleyip Ebru Gündeş’e (kocası çok zengin olan) Sibel Can’a (hep rejim yapan) bedeli 60bin avroya falan vermesi lazım Sezen Aksu’nun. Kendi söylemesin, gerek yok. Kördüğüm’de akan müziğe eşlik eden şiiri de gereksiz. Bunlar 90’larda kabul edilebilir şeylerdi, artık değil. Baba Evi ise tatsız, nakaratı girişinden bağımsız, bütünlük yakalayamamış bir şarkı. Öyle bir baba evinin kahverengi koltuklarında ben oturmak istemiyorum şahsen, içim darlanıyor.
Yükselen Şarkılar
İsyancı, Göç, Ey Benim Çocukluğum
Yükselmekten kastım, melodilerin bir şekilde göğe uzanması. Bu, üç şarkıda da mevcut. İsyancı’nın nakaratında, Göç’ün pek sopranolu, pek yaylı girişinde, Ey Benim Çocukluğum’un her dizesinde. Uzayan, esneyen şarkılar hepsi. Her zaman dinlemek istemeyiz belki ama böyle kimi zaman delirdiğimizde, öfkelendiğimizde, canımız acıdığında; camı pencereyi kırmak istediğimizde eşlik edebilirler bize. Veri vel, veri gud.
Rakı içelim şarkıları
İhanetten Geri Kalan, Köz, Benim Karanlık Yanım.
“Duydum ki el koynundan çok çabuk sıkılmışsın.” diye başlıyor ilk şarkımız. Çok sevdiğimiz adamın, kadının, onun, başkasının göğsünde ne kadar da -aslında- mutsuz olduğunu dilediğimiz, hayal ettiğimiz anları anımsatıyor bize şarkı. Köz ise damarları kesmelik, öyle tatlı bir karanlık alem şarkısı. Keskin Bıçak sonrası Sezen Aksu’nun en güzel arabesk eseri; bir parça beyaz peynir ağzımızda, gözlerimiz uzaklarda… Hadi rakıdan da bir yudum aldık mı tamamdır.
“Halimiz darma duman Sırrını gel çöz Sönmeyiz de ah inceden Tüter oluruz köz”
Benim Karanlık Yanım ise Sezen Aksu bilirlerin çok sevdiği Ermeni müzisyen Ara Dinkjian’ın bir bestesi. Deliveren albümünde Hoş Geldin diye bir şarkı vardır, o Sezen Aksu severlerin “parolayı söyle!” şarkısıdır, Ara Bey bestecisidir o şarkının. Bu ise albümün gizli gizli ışıldayan, yürek dağlayan şarkısı. Gülümse albümünde Vazgeçtim dinlerken ne hissediyorsak bu şarkıda da onu hissediyoruz işte.
Beklenmedik, kalp ağrıtan şarkılar
Hakkımda Konuşmuşsun, Günaydın Memur Bey
Sakin grubunun pek sevilen solisti Onur, Ayşe Hatun Önal ile beraber söylediği şarkıyla “her şeyi çok bilen” kitleyi zaten yeterince üzdü biliyorsunuz. Vay Onur nasıl Ayşatunönal ile şarkı yapar, vay Onur paranın esiri oldu, vay Onur ne de pis biri. Bununla tatmin olmamış ki, artık -neredeyse- herkeslerin sevmediği Sezen Aksu’ya, eski ismiyle “Kurtlu Kuyu” yeni ismiyle “Günaydın Memur Bey” şarkısını vererek çeşitli sözlüklerin hedefi haline gelmek istiyor belli. Onur sen paraya mı tutsaksın acaba?
Ancak şarkı mükemmel, dizelerden kulağımıza dökülenler ise kalp ağrıtan ama anlayana o karanlığı yaşatacak cinsten. Kimisi hâlâ anlamak istemiyor. O kimisiyle de biz anlaşamıyoruz.
Hakkımda Konuşmuşsun ise Sezen Aksu’nun asistanı Sibel Algan’ın kaleme aldığı çok naif bir şarkı. Naif kelimesini kullanmaktan nefret ediyorum, çünkü en az “sıkıntı yok” ve “aynen” ve “noktasında” kadar orta malı oldu günümüz dilinde ama bu şarkı gerçekten naif, tek bir gitarla bin sitem eden bir şarkı. Tek bir gitarla ne kadar hüzne boğulabilirse insan, o kadar dibe vuruyor bu şarkıyla.
En zevzek şarkı Manifesto
Sarıyer sırtlarında oturan (taşınmış galiba ama olsun) ünlü bestecimiz, nodülleriyle meşhur Şehrazat bir ara canı sıkılınca, uluslararası arenada parlayacağını düşündüğü bir beste yapmış, o beste parlamamış (ay gerçekten çok şaşırdık) , Sezen Aksu da ayıp olmasın diye acele acele sözlerini söylediği, güzelce düzenlenmiş bir şarkıya dönüştürmüş. Ben şarkıyı sevdim, çünkü zevzek şarkıları severim. Ayrıca evdeki Yunan da şarkının hastası, eve geldiği zaman “Ozan o LOL LOL şarkıyı açsana.” diyor. Belli ki “Yakalarsam Muç Muç” kıvamında. Gülben Ergen söylese bir kere dinlerdim, ama Sezen Aksu söylemiş, o yüzden en az 100 kere dinlenir.
En aşk dolu şarkı
Canımsın Sen
İnstagram’da beğendiğiniz adama, dertli geçmişiniz olduğunuz kadına, platonik aşkınıza, ayağı eşikte manitanıza şarkı mı arıyorsunuz? Bu şarkı sizin olsun o zaman. Bazı şarkıları son ses, kulaklığınızla dinlerken hani video klip çeker zannederiz ya, işte bu o. Canımsın Sen, belki şu an değil ama, 2032 senesinde “Değer mi Hiç?” kadar hafızalarda yer eden bir şarkı olacak. 15 sene sonra beni anarsınız.
En battaniye altı, en kusursuz şarkı
Ben Kedim Yatağım
Uzun süredir, Türkçe sözlü, bu kadar güzel bir şarkı dinlemedim ben. Çok samimiyim. Avustralyalı müzisyen Rob Dougan’ın (abimiz Matrix filmine şarkılar yapmış.) ezgilerine bu kadar yerinde sözlerle eşlik eden bir şarkıya rastladığımız için çok şanslıyız bence. Şarkıyı dört değil, on dört değil, kırk dört kere dinledim en azından. Oturduğum evde kocaman bir teras var, batıya dönmüş yüzünü, akşam üstü oldu mu güneş dolduruyor her köşesini. Bugün bu şarkıyı bağıra bağıra dinlerken güneş yüzüme vurdu ben terastayken, şarkının yaylıları yükseldi, hava biraz serindi ama ben elimde sigaramla uzun uzun karşı apartmanın tepesindeki antenlere baktım. O antenler bile öyle güzeldi ki o an…
Çıkardığı beş altı albüme “Best Of” yapanlar var, üç şarkı ile çok meşhur olduğunu zannedenler de. Daha 10 sene öncesinin şarkısına yeni bir düzenleme yapıp bu piyasada yer edinmek isteyenler de… Altı sene sonra da olsa, Sezen Aksu, 16 şarkılık, bir saati aşan, tertemiz, yepyeni bir albümle bizimle.
Ben, tekrar bi altı sene beklemek istemiyorum. Hem ben yaşlanmış olacağım, hem Sezen Aksu. Gerek yok üzülmeye.
Albüm fotoğrafları: Sinan Tuncay